Reklam

3 Eylül 2015 Perşembe

Letonya Maçının Ardından

   Milli takımımız, 2016 Avrupa Şampiyonası Elemeleri kapsamında A Grubu'ndaki yedinci maçına Letonya karşısında çıktı. İlk 6 maçta 2 galibiyet, 2 beraberlik, 2 de mağlubiyet alan milliler, gruptaki şansını arttırmak adına mutlak üç puan parolasıyla çıktıkları maçta, sahadan 1-1'lik beraberlikle ayrıldı. Konya Büyükşehir Stadyumu'nda, Türkiye saatiyle 21:45'te başlayan mücadeleyi, İsveçli hakem Stefan Johannesson ve ekibi yönetti.


Fatih Terim'in Letonya karşısındaki kadro tercihi alışılmışın dışındaydı. Ay yıldızlı ekip maça, kalede Volkan Babacan; sağ bekte Ozan Tufan, stoperde Serdar Aziz ve Hakan Balta, sol bekte Caner; orta alanda Selçuk, Hakan Çalhanoğlu, Arda Turan üçlüsü; sağ kanatta Gökhan Töre, sol kanatta Volkan Şen ve forvette ise Burak Yılmaz onbiriyle başladı. 4-2-3-1 formasyonuyla sahaya yayılan millilerimiz, maç içerisinde ileri uçtaki Gökhan Töre ve Volkan Şen'i yer değiştirerek kullandı. Arda ise serbest oyuncu olarak hücumun her yerinde, zaman zaman kendini gösterdi ve Letonya savunmasının arasına sızmaya veya arkadaşlarına pozisyon hazırlamaya çalıştı. Özellikle orta alanda ofansif yönü güçlü oyuncuların çokluğunun sebebi, kapanan Letonya'nın kilidini açmak olarak açıklanabilir.Yine de orta alandaki savunma direncini fazlasıyla düşüren bu tercih, maç içerisinde, özellikle ilerde kaptırdığımız toplar sonrasında, orta alanı kontrol etmekte zorlanmamıza sebep oldu. Sağ bekteki Ozan tercihi ise Gökhan Gönül'ün yokluğunda geçici olarak verilmiş bir karar. Yedekteki Şener Özbayraklı yerine Fatih Hoca, asıl pozisyonu olmadığı halde, formayı Ozan'a vermiş. Ozan Tufan iyi niyetle oynayıp vazifesini yerine getirmeye çalıştıysa da, kötü ortalarıyla gerçek mevkisinde oynamadığını hissettirdi.
   Gelelim takım halinde ve bireysel olarak millilerin performansına. Maça hızlı başlayan ekibimiz, ilk dakikalardan itibaren Volkan Şen, Arda Turan ve Gökhan Töre'yle etkili olsa da son vuruşlardaki beceri eksikliği dolayısıyla golü bulamadı. Letonya ise kaptığı topları, orta alanımızı hızla geçerek, kalemize taşımayı başarsa da; kale önündeki kötü tercihleri sebebiyle gol atamadı. Sağdan Ozan, soldan Caner, bindirmeleriyle hücuma katkı sağlarken; savunma çizgimizi de önde kurarak orta alandaki defansif açığımızı kapatmaya ve dönen topları etkili ataklara dönüşmeden kazanmaya çalıştık. Selçuk geriye kadar gelip top çıkartarak, oyunu kurma görevini üstlenen oyuncumuz oldu.

    İkinci yarıya aynı kadro ve dizilişle başlayan Fatih Terim, 55'inci dakikada ilk değişiklik hakkını kullanarak Volkan Şen'in yerine Umut Bulut'u oyuna dahil etti. İlk yarıda üç net gol pozisyonuna girse de skor üretemeyen oyuncu, maçın etkili isimlerinden biri olmasına rağmen, oyundan alındı. Umut değişikliğiyle formasyonu da değiştiren Fatih Hoca, Arda'yı sola çekerek, 4-4-2'ye döndü. Dakikalar 58'i gösterdiğindeyse, Gökhan Töre yerine Şener'i alarak, tekrar saha içindeki dağılımı değiştirdi. Şener'in sağ beke, Ozan'ın orta alandaki Hakan Çalhanoğlu ve Selçuk'un yanına geçmesiyle birlikte önlerinde Arda, ilerde Umut ve Burak ikilisiyle 4-3-1-2 oynamaya başladık. Bu değişiklikler sonucu, özellikle 60'ıncı dakikadan sonra, risk alarak rakip kaledeki gol arayışlarını arttıran millilerimiz; çift forvete dönüşle birlikte Burak'ın etkinliğinin artması ve Arda'nın inisiyatif alarak attığı ara paslarla, çok sayıda pozisyona girdi. Hakan Çalhanoğlu'nun, penaltı noktası üzerinden boş kaleye yerden gönderdiği şutu, rakip savunma çizgide çıkarmayı başardı. Bu dakikalarda, rakip kaleyi ablukalaya alan Ay yıldızlılarımızın, gol pozisyonlarını hoyratça harcamalarına, saç baş yolarak tanıklık ettik. 

    Geride verdiğimiz boşluklardan faydalanmaya çalışan Letonya, kontra ataklarla gole çok yaklaştıysa da; Hakan Balta'nın, biri çizgiden çıkardığı top olmak üzere, yaptığı iki kritik müdahaleyle eşitliği koruyabildik. Kanat akınlarındansa ortadan hücum etmeyi tercih ettiğimiz dakikalarda, Selçuk ceza sahası dışından kaleye gönderdiği şutuyla, kapanan rakibimizin kilidini açmayı başardı. Golün ardından oyunu rölantiye alıp, topa daha fazla sahip olmaya çalışan A milli takım, 90'ıncı dakikadaki Letonya golüne engel olamadı. Ceza sahası çevresine sektirilen uzun topa iyi vuran Letonya'nın 10 numarası Valerijs Sabala'nın golü, skoru tayin ederek milyonlarca Türk futbol severi adeta kahretti. 

    Maçın yıldızı, 90 dakika boyunca milli takımımızı en güzel şekilde destekleyen Konya'daki binlerce taraftardı. Bununla birlikte Arda, sezon başından beri forma giymediği halde fiziksel handikabını sahaya yansıtmayarak, dönem dönem oldukça faydalı işler yaptı. Takımın pozisyona girmesine vesile olan ara paslarıyla, özellikle ikinci yarının etkili isimlerindendi. İlk yarıda oldukça hareketli ve istekli olan Volkan Şen, yakaladığı pozisyonlardan birini gole çevirebilse skor çok farklı olabilirdi. Burak, ilk yarıda stoperler arasında boğuldu. İkinci yarı etkili olabileceği pozisyonlarda yaptığı kötü top kontrolleri dolayısıyla güzel pasları harcadı. Selçuk üstüne düşeni yaptıysa da galibiyet için yeterli olmadı. Hakan Çalhanoğlu'ysa beklentilerin altında bir performans gösterdi ve bomboş pozisyonda topu ağlara gönderemeyerek, maçın kaderine etki etti. Bana göre Milli takımımız adına maçın en iyisi, yaptığı iki kritik müdahaleyle bizi oyunda tutan Hakan Balta’ydı. Zayıf Letonya karşısında, takımın en iyisinin stoperde oynayan oyuncularımızdan biri olması ise; takım savunmasındaki zafiyetimizin en vahim işareti olarak değerlendirilebilir.

     Hakeme gelecek olursak. Lehimize bir çok faulü es geçen İsveçliye, tribünlerden ve yedek kulübemizden, tepki vardı. Maç sonu verdiği demeçte de hakemin kararlarından yakınan Fatih Terim, özellikle Burak'a çalınan yanlış ofsayt kararına tepki gösterdi. İsveçli hakem heyetinin, yönetimleriyle sınıfta kaldığını söyleyebilirim.


   Gruptaki diğer sonuçlar tam istediğimiz gibiyken, iyi kapanan rakibimize karşı üstünlüğü de yakaladığımız maçta, son dakikadaki golle,  şanssız bir şekilde 3 puandan olduk. Deplasmanda mağlup edemediğimiz grubun güçsüz ekiplerinden Letonya'ya evimizde de puan kaptırarak, elemelerdeki kötü gidişe, bir kez daha dur diyemedik. Gruptaki diğer maçların skorları neticesinde, gruptan çıkma yolunda önemli bir avantajdan yararlanamadık. Yine de herşey bitmiş değil. Hollanda karşısında alacağımız bir galibiyet şansımızı sürdürmemizi sağlayabilir. 6 Eylül Pazar günü Konya’da karşılaşacağımız Portakallar’ın elemeler performansı da tıpkı bizimki gibi vasat. Grupta üçüncü durumdaki Hollanda, son maçında kendi evinde, İzlanda’ya mağlup olmaktan kurtulamadı. Robben'in, İzlanda maçında geçirdiği sakatlık sebebiyle millilerimize karşı forma giyemeyecek olması ise şansımızı arttıran bir faktör. Yine de bize karşı oynayacakları maçta, tanıdık isimler Robin Van Persie ve Sneijder sahada olacak. Hollanda'nın, milli takımımıza karşı diğer önemli kozları arasında Depay, Wijnaldum ve Huntelaar isimleri sayılabilir.


    Hollanda maçı düğümü çözecek  90 dakika olacak. Galip gelerek, Euro 2016 hayallerimizi canlı tutmak için, Letonya maçında gösterdiğimiz performanstan çok daha fazlasına ihtiyaç duyacağımız kesin. Umarım Fatih Terim ve ekibi, Hollanda’yı yenerek bizlere, bu akşamki hüsranı unutturabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder