Fatih Terim'in Letonya karşısındaki kadro tercihi
alışılmışın dışındaydı. Ay yıldızlı ekip maça, kalede Volkan Babacan; sağ bekte
Ozan Tufan, stoperde Serdar Aziz ve Hakan Balta, sol bekte Caner; orta alanda
Selçuk, Hakan Çalhanoğlu, Arda Turan üçlüsü; sağ kanatta Gökhan Töre, sol
kanatta Volkan Şen ve forvette ise Burak Yılmaz onbiriyle başladı. 4-2-3-1
formasyonuyla sahaya yayılan millilerimiz, maç içerisinde ileri uçtaki Gökhan
Töre ve Volkan Şen'i yer değiştirerek kullandı. Arda ise serbest oyuncu olarak
hücumun her yerinde, zaman zaman kendini gösterdi ve Letonya savunmasının
arasına sızmaya veya arkadaşlarına pozisyon hazırlamaya çalıştı. Özellikle orta alanda
ofansif yönü güçlü oyuncuların çokluğunun sebebi, kapanan Letonya'nın kilidini
açmak olarak açıklanabilir.Yine de orta alandaki savunma direncini fazlasıyla
düşüren bu tercih, maç içerisinde, özellikle ilerde kaptırdığımız toplar
sonrasında, orta alanı kontrol etmekte zorlanmamıza sebep oldu. Sağ bekteki Ozan
tercihi ise Gökhan Gönül'ün yokluğunda geçici olarak verilmiş bir karar.
Yedekteki Şener Özbayraklı yerine Fatih Hoca, asıl pozisyonu olmadığı halde,
formayı Ozan'a vermiş. Ozan Tufan iyi niyetle oynayıp vazifesini yerine getirmeye
çalıştıysa da, kötü ortalarıyla gerçek mevkisinde oynamadığını hissettirdi.
Gelelim takım halinde ve bireysel olarak millilerin
performansına. Maça hızlı başlayan ekibimiz, ilk dakikalardan itibaren Volkan
Şen, Arda Turan ve Gökhan Töre'yle etkili olsa da son vuruşlardaki beceri eksikliği dolayısıyla golü bulamadı. Letonya ise kaptığı topları, orta
alanımızı hızla geçerek, kalemize taşımayı başarsa da; kale önündeki kötü
tercihleri sebebiyle gol atamadı. Sağdan Ozan, soldan Caner, bindirmeleriyle
hücuma katkı sağlarken; savunma çizgimizi de önde kurarak orta alandaki
defansif açığımızı kapatmaya ve dönen topları etkili ataklara dönüşmeden
kazanmaya çalıştık. Selçuk geriye kadar gelip top çıkartarak, oyunu kurma
görevini üstlenen oyuncumuz oldu.
İkinci yarıya aynı kadro ve dizilişle başlayan Fatih
Terim, 55'inci dakikada ilk değişiklik hakkını kullanarak Volkan Şen'in yerine
Umut Bulut'u oyuna dahil etti. İlk yarıda üç net gol pozisyonuna girse de skor
üretemeyen oyuncu, maçın etkili isimlerinden biri olmasına rağmen, oyundan
alındı. Umut değişikliğiyle formasyonu da değiştiren Fatih Hoca, Arda'yı sola
çekerek, 4-4-2'ye döndü. Dakikalar 58'i gösterdiğindeyse, Gökhan Töre yerine
Şener'i alarak, tekrar saha içindeki dağılımı değiştirdi. Şener'in sağ beke,
Ozan'ın orta alandaki Hakan Çalhanoğlu ve Selçuk'un yanına geçmesiyle birlikte
önlerinde Arda, ilerde Umut ve Burak ikilisiyle 4-3-1-2 oynamaya başladık. Bu
değişiklikler sonucu, özellikle 60'ıncı dakikadan sonra, risk alarak rakip
kaledeki gol arayışlarını arttıran millilerimiz; çift forvete dönüşle birlikte Burak'ın
etkinliğinin artması ve Arda'nın inisiyatif alarak attığı ara paslarla, çok
sayıda pozisyona girdi. Hakan Çalhanoğlu'nun, penaltı noktası üzerinden boş
kaleye yerden gönderdiği şutu, rakip savunma çizgide çıkarmayı başardı. Bu dakikalarda, rakip kaleyi ablukalaya alan Ay yıldızlılarımızın, gol pozisyonlarını hoyratça harcamalarına, saç baş yolarak tanıklık ettik.
Geride
verdiğimiz boşluklardan faydalanmaya çalışan Letonya, kontra ataklarla gole çok
yaklaştıysa da; Hakan Balta'nın, biri çizgiden çıkardığı top olmak üzere,
yaptığı iki kritik müdahaleyle eşitliği koruyabildik. Kanat akınlarındansa
ortadan hücum etmeyi tercih ettiğimiz dakikalarda, Selçuk ceza sahası dışından kaleye gönderdiği şutuyla, kapanan rakibimizin kilidini açmayı başardı. Golün ardından oyunu rölantiye
alıp, topa daha fazla sahip olmaya çalışan A milli takım, 90'ıncı dakikadaki Letonya
golüne engel olamadı. Ceza sahası çevresine sektirilen uzun topa iyi vuran
Letonya'nın 10 numarası Valerijs Sabala'nın golü, skoru tayin ederek
milyonlarca Türk futbol severi adeta kahretti.
Maçın yıldızı, 90 dakika boyunca milli takımımızı en güzel şekilde destekleyen Konya'daki binlerce taraftardı. Bununla birlikte Arda, sezon
başından beri forma giymediği halde fiziksel handikabını sahaya yansıtmayarak, dönem dönem oldukça faydalı işler yaptı. Takımın pozisyona
girmesine vesile olan ara paslarıyla, özellikle ikinci yarının etkili
isimlerindendi. İlk yarıda oldukça hareketli ve istekli olan Volkan Şen, yakaladığı pozisyonlardan birini gole çevirebilse skor çok farklı olabilirdi.
Burak, ilk yarıda stoperler arasında boğuldu. İkinci yarı etkili olabileceği
pozisyonlarda yaptığı kötü top kontrolleri dolayısıyla güzel pasları harcadı. Selçuk üstüne düşeni yaptıysa da galibiyet için yeterli olmadı. Hakan
Çalhanoğlu'ysa beklentilerin altında bir performans gösterdi ve bomboş
pozisyonda topu ağlara gönderemeyerek, maçın kaderine etki etti. Bana göre Milli takımımız adına maçın en iyisi, yaptığı iki kritik müdahaleyle bizi
oyunda tutan Hakan Balta’ydı. Zayıf Letonya karşısında, takımın en iyisinin stoperde oynayan oyuncularımızdan biri olması ise; takım savunmasındaki zafiyetimizin en vahim işareti olarak değerlendirilebilir.
Hakeme gelecek olursak. Lehimize bir çok faulü es geçen İsveçliye, tribünlerden ve yedek kulübemizden, tepki vardı. Maç sonu verdiği demeçte de hakemin kararlarından yakınan Fatih Terim, özellikle Burak'a çalınan yanlış ofsayt kararına tepki gösterdi. İsveçli hakem heyetinin, yönetimleriyle sınıfta kaldığını söyleyebilirim.
Gruptaki diğer sonuçlar tam istediğimiz gibiyken, iyi
kapanan rakibimize karşı üstünlüğü de yakaladığımız maçta, son dakikadaki golle,
şanssız bir şekilde 3 puandan olduk. Deplasmanda mağlup edemediğimiz
grubun güçsüz ekiplerinden Letonya'ya evimizde de puan kaptırarak, elemelerdeki
kötü gidişe, bir kez daha dur diyemedik. Gruptaki diğer maçların skorları neticesinde, gruptan çıkma yolunda önemli bir avantajdan yararlanamadık. Yine de herşey bitmiş değil.
Hollanda karşısında alacağımız bir galibiyet şansımızı sürdürmemizi
sağlayabilir. 6 Eylül Pazar günü Konya’da karşılaşacağımız Portakallar’ın elemeler
performansı da tıpkı bizimki gibi vasat. Grupta üçüncü durumdaki Hollanda, son maçında kendi evinde, İzlanda’ya mağlup olmaktan kurtulamadı. Robben'in, İzlanda maçında geçirdiği sakatlık sebebiyle millilerimize karşı
forma giyemeyecek olması ise şansımızı arttıran bir faktör. Yine de bize karşı oynayacakları maçta, tanıdık isimler Robin Van Persie ve Sneijder sahada olacak. Hollanda'nın, milli takımımıza karşı diğer önemli kozları arasında Depay, Wijnaldum ve Huntelaar isimleri sayılabilir.
Hollanda maçı düğümü
çözecek 90 dakika olacak. Galip gelerek, Euro 2016 hayallerimizi canlı tutmak için, Letonya
maçında gösterdiğimiz performanstan çok daha fazlasına ihtiyaç duyacağımız
kesin. Umarım Fatih Terim ve ekibi, Hollanda’yı yenerek bizlere, bu akşamki
hüsranı unutturabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder