Reklam

26 Şubat 2016 Cuma

Çin Futbolu: Bu Değirmenin Suyu Nereden Geliyor?

Futbol dünyasının yeni bir aktörü var artık; uzak doğunun gizemli ve büyük ülkesi Çin. Asya'nın ekonomi devi sonunda futbol pazarına da giriş yaptı. Hem de ne sükseli, ne afili bir şekilde. Gözüne kestirdiği oyuncuyu misliyle ödeyerek aldı. Futbolcuları dudak uçuklatan maaşlarla cezbederek ülke futboluna kazandırırken tüm dikkatleri de üzerine çekmeyi başardı. Ben de bu cesur hamlelerden sonra Çin futboluna daha fazla kayıtsız kalamayarak bir Çin incelemesi yapmak istedim.



Ara transfer sezonunu adeta kasıp kavuran Çin fırtınası bugün itibariyle son buluyor, ülkede transfer dönemi gece yarısı kapanacak. Gelişmeleri takip edemeyenleriniz için hızlı bir özet geçmek gerekirse 2016'da Asya'da yeni bir maceraya atılan dikkate değer isimler şöyle:

- Alex Teixeria, 50 milyon Euro, Shakhtar Donekst'ten JS Sunning'e 
-Jackson Martinez, 42 milyon Euro, Atletico Madrid'ten GZ Evergrande'ye 
-Ramires, 28 milyon Euro, Chelsea'den JS Sunning'e 
-Gervinho, 18 milyon Euro, Roma'dan HB China Fortune
-Fredy Guarin, 13 milyon Euro, İnter'den SH Shenhua
-Ezequiel Lavezzi, 5,50 milyon Euro, PSG'den HB China Fortune
-Renato Augusto, 8 milyon Euro, Corinthians'tan Beijing Guohan
-Obafemi Martins, 2,70 milyon Euro, FC Sounders'tan SH Shenhua 

Bildiğiniz üzere bu süreçte Süper Lig'den Asya'ya ihraç ettiğimiz önemli isimler de var. Son dakikada rotasını Asya'ya kıran Burak Yılmaz'ın yeni takımı Beijing Guohan oldu. Trabzonspor'a geldiğinden beri yüzü gülmeyen (gerçekten adam havalimanındaki karşılamada bile somurtuyordu) Stephane Mbia da mutluluğu artık Çin'de arayacak. Belki dolgun kontratı ciddi yüzüne bir gülümseme getirebilir diye düşünüyorum. Olur da Türkiye'yi özlerse takım arkadaşı Ersan Gülüm'le birlikte Süper Lig günlerini yad edebilirler. Yeni sezonda her iki oyuncu da HB China Fortune takımında yer alacak.
Rakamlar ve isimler ortada. Ancak bunlar bile buz dağının yalnızca görünen kısmı olabilir. Çin futbol kulüpleri sadece ithal ettikleri isimlere değil, lig içerisindeki transferlere de büyük paralar harcıyorlar. Adını bile yazmakta zorlanacağım yerli oyuncular milyon Euro'lara takım değiştiriyor. Bu transfer döneminde Çin futbolunun transfere harcadığı para toplam 300 milyon Euro'ya ulaştı. Kaynaklar toplam futbol yatırımlarının ise 1.5 milyar Euro olduğunu söylüyor. Şaşırtıcı değil mi? Görünüşe göre bu daha hiç bir şey. Peki bu değirmenin suyu nereden geliyor da düne kadar futbol piyasasında esamesi okunmayan gizemli Asya ülkesi futbol pazarında bu denli önemli icraatlar yapabiliyor?

Aslında 2000'lerin başından itibaren futbolun Asya pazarındaki popülaritesinin artmaya başladığını söylemek çok da yanlış olmaz. Bizim için de çok özel bir yeri olan 2002 Dünya Kupası'nın Güney Kore'de yapılması bir tesadüf değildi. Amacına ulaşarak kıtanın önemli bir bölümüne futbol aşkını aşılamayı da başardı. Bu noktadan sonra özellikle büyük Avrupa kulüpleri Asya pazarının ekonomik potansiyelini keşfetmeye daha hevesli hale geldiler. Bunu kimi zaman Asya menşeili oyuncuları kadrolarına katarak proje transferlerle, kimi zamansa hazırlık kamplarını bu topraklarda gerçekleştirerek yaptılar. Ancak futbola kendini kaptıranların sayısı çoğaldıkça kırk yılda bir Avrupa kulüplerinin uğraması bölge halkına yetmemiş olacak ki yerel liglere olan ilgi de hızla artmış. Hatta öyle seviyelere gelmiş ki seyirci sayısı ortalamasında Avrupa'daki büyük liglerle rekabet edebilir hale gelmişler. Yapılan araştırmalar, Çin Süper Ligi'nin seyirci sayısını 2015 yılında, bir önceki yıla oranla %16.7 arttırdığını ve sayı olarak da 20.000 barajını geçtiğini söylüyor. Transfer edilen isimlere bakarak bu sayının önümüzdeki yıl da artacağını öngörmek çok da zor değil. Uzmanlara göre, Çin Süper Lig'i 2018 yılında seyirci ortalamasında İngiltere ve Almanya'nın ardından 3. sıraya yerleşebilir. Türkiye'deki futbol ortamında seyirci sayımız hızla erirken (2014/2015 sezonu ortalaması yalnızca 6.267) Çin, Amerika ve Hindistan gibi gelişmekte olan ligler her geçen yıl daha çok kişiyi stadyumlara çekmeyi başarıyor. Buradan çıkarılacak bir ders olsa gerek.

İzleyici çok olunca stadyum ve ürün gelirlerinin kulüplere ekonomik katkısı azımsanmayacak boyutlara varabiliyor. Ancak asıl büyük gelir kalemini naklen yayın gelirleri oluşturuyor. Çin kulüpleri önümüzdeki 5 yıl içerisinde 1.2 milyar Euro'yu bulan büyük bir geliri aralarında paylaşacaklar.

Ayrıca Çin halkı sadece futbolu daha çok izlemekle kalmayıp daha fazla da oynuyor. Devletin futbolu destekleme yönündeki politikası sayesinde 2005'ten beri büyük yol alındı. Dünya'nın en önemli üretim merkezlerinden biri olan ülkede, sayısı 10.000'i üzerindeki futbol okulunda bu sporun geleceği üretiliyor. Bu okullarda Çinli genç yetenekler Avrupa'lı antrenörlerden futbolu öğreniyorlar. Örneğin ülkenin en büyük takımı, son 4 yılın şampiyonu Guagzhou Evergrande'nin Real Madrid'le yapılan ortaklık anlaşmasıyla hayata geçen 160 milyon Euro'luk bir altyapı tesisi bulunuyor. Bu tesisteki 80 antrenman sahasında 3000'i aşkın Çinli genç, İspanyol antrenörlerden futbol eğitimi alıyor.

Görünüşe göre Çin yönetimi, futbol yıldızları yetiştirme konusunda da engin nüfus potansiyelinden faydalanmayı düşünüyor. Ülke genelinde 50.000 futbol akademisi açmayı hedefleyen Çin, geleceğin dünya yıldızlarını yetiştirme uğruna 2020 yılına kadar 15 milyar Euro'luk bir yatırımı gözden çıkarmış durumda. Böylece şuan için dünya yıldızlarını transfer ederek ilgiyi tırmandırıp lige değer katarken, gelecekte de kendi yıldızlarıyla Avrupa futbolunun karşısına ciddi bir rakip olarak çıkmaya hazırlanıyorlar. 

Know How'ın önemini sanayi alanındaki tecrübelerinden bilen Çin, futbolunu geliştirme konusunda Avrupa'yla bağlarını da her geçen gün sıkılaştırıyor. Avrupalı kulüplerle altyapı ve sponsorluk anlaşmalarının yanında kulüplerin hisselerine yapılan Çin kaynaklı yatırımların da son yıllarda oldukça arttığını gözlemlemek mümkün. Bazı teorilere göre ise futbola yönelik katlanarak artan bu yatırımların arkasında kirli para kaynakları da var ve bu kaynaklar sisteme sokularak para aklanmaya çalışılıyor. 

Özetle Çin Asya'nın bağrından kopmuş geliyor ve yalnız da değil. Amerika ve Hindistan da önemli gelişme kaydeden yeni futbol coğrafyaları olarak göze çarpıyor. Oyun son yıllarda hiç olmadığı kadar küreselleşip hızla yeni pazarlara açılarak korkunç miktarda paraların döndüğü bir sektör halini alırken, artık Avrupa ve Güney Amerika'ya özgü bir spor olmaktan çıktı diyebiliriz. O nedenle Avrupa'da izlemeye alıştığımız, bildiğimiz takımlara yakıştırdığımız önemli futbol figürlerinin de paranın izini takip ederek yeni kıtalara açılması kimseyi şaşırtmamalı. Hatta sadece Çin özelinde bile sözü edilen rakamlara bakarak önümüzdeki yıllarda astronomik bonservis bedellerinin Asya'dan Avrupa'ya akacağını söyleyebilirim. Umarım bu dalgadan kulüplerimiz maksimum faydayı sağlayarak gelişmeleri kendi çıkarlarına kullanabilirler. 

Yeni kültürlerin futbol dünyasına etkilerini ise merakla takip ediyor olacağım.

Daha detaylı bilgi için göz atabileceğiniz kaynaklar:
http://www.transfermarkt.com.tr/chinese-super-league/transferrekorde/wettbewerb/CSL
http://www.kpmg.com/tr/tr/sayfalar/futbolda-abd-cin-ve-hindistan-buyuk-avrupa-liglerini-yakaladi.aspx
http://www.hurriyet.com.tr/yildizlarla-gundeme-gelen-cinde-futbol-okulu-sayisi-50-bine-ulasacak-40052275





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder